Yurtdışında çalışma şansını yakalayan arkadaşlarımla röportajlar yapmaya devam ediyorum. Bu haftaki başarı hikayesi, yüksek enerjisine ve azmine hayran olduğum üniversiteden sınıf arkadaşım Zeynep Oktar hakkında. Zeynep’le hem Dubai’deki yeni hayatından hem de İstanbul’dayken çalıştığı sırada katıldığı Tersine Mentorluk programından konuştuk.
1) Zeynep, kısaca okuyucularım için eğitim ve iş yaşamı geçmişinden bahseder misin?
Zeynep Oktar: Ben İzmirliyim. İzmir’de Bornova Anadolu Lisesi’nden mezun olduktan sonra hep istediğim Koç Üniversitesi’nde yarı burslu Kimya ve Biyoloji Mühendisliği okumaya başladım. Seninle de bu sayede okuldaki ilk senemden beri tanışıyoruz 🙂 Aslında gitmek istediğim okulun Koç olduğundan emin olsam da okumak istediğim bölümden ve kariyerimden ne beklediğimden bir süre pek emin olamadım. Bölümümdeki ilk seneden sonra daha sayısal ve analitik yönü ilgimi çektiği için Endüstri Mühendisliği’ne geçiş yaptım. Kendim hakkında söylemem gereken bir şey ise asla durduğum ve olduğum yerle yetinememem ve hep daha fazla fırsat araştırmam. Bu yüzden birazdan anlatacağım birçok şeyi bu sebeple hayata geçirdim. Okulumun güzel imkanları ve benim de küçüklüğümden beri olan merakım sayesinde Amerika’da bir exchange programına katıldım ve hayatım değişti. Zaten global kültüre hep ilgim vardı fakat ilk defa kesinlikle yurtdışında yaşamam gerektiğini ve hayatımda ne yapmam gerektiğini o zaman sorguladım. Amerika, herkesin bildiği gibi bir Marketing rüyası ve oradaki yaratıcı pazarlama stratejileri benim de çok ilgimi çekti. Koç’a döndüğümde analitik yönümün yanında yaratıcı yönümü de geliştirmem gerektiğini farkedip Medya ve Görsel Sanatlar bölümüyle çift anadala başladım. Bu bölümde yaratıcı pazarlama ve strateji üzerine yoğunlaştım. Bir de üzerine Girişimcilik Sertifika Programımı da ekledim ve tamamdım! Mezuniyetim yaklaşırken herkesin bana dediği “her genç kızın hayali” güzellik sektöründe, Estee Lauder Şirketler Grubu’nun MAC markasında Pazarlama departmanında işe başladım. İşim, şirketim ve özellikle markam mükemmeldi. Tabii boş durmak yok, bu sırada daha fazla öğrenmek, deneyimlemek ve üretmek için bir çok yurtdışı seyahatim oldu ve deneyimlerimi anlattığım seyahat blogumu yazmaya başladım. Instagram hesabımı biraz da olsa büyüttüm. 3.5 senede Kıdemli Pazarlama Koordinatörlüğü’ne kadar gelen kariyerim ve yaratıcı yanımı canlı tuttuğum yan projelerimin ardından Dubai’ye taşınma aşamasına kadar geldim.
2) Her şey nasıl gelişti, nasıl karar verdin yurtdışında çalışmaya?
Zeynep: Aslında en başta da bahsettiğim gibi küçüklüğümden beri olan dünyaya ilgim, Amerika’daki exchange deneyimimle birleşti ve çalıştığım süre boyunca hep yurtdışı fırsatlarını değerlendirmeye başladım. Master yapıp maddi bir yükün altına girmektense, ben kariyerimde ilerleyip fırsatları değerlendirmeye karar verdim. Açıkçası Dubai aklımın ucundan bile geçmiyordu. Bir gün Linkedin’den gelen bir headhunter mesajı üzerine, yine uluslar arası büyük bir kozmetik şirketler grubu olan Coty ile görüşmelere başladım. Uzunca süren telefon, Skype görüşmeleri ve onlarca emailleşmeden sonra bana yapılan teklifi kabul ettim ve hayatımda daha önce hiç gitmediğim Dubai’ye taşınma kararı aldım. Şu anda Regional Junior Brand Manager olarak Burberry ve Gucci markalarının parfüm ve makyaj ürünlerinden sorumluyum ve ekip olarak Ortadoğu ülkeleri ve Türkiye’de bölgesel pazarlama stratejilerini geliştiriyoruz.
3) Kolay oldu mu peki? Sürece nasıl hazırlandın psikolojik olarak?
Zeynep: Kolay mı? Açıkçası kolay diyemeyeceğim. Tüm uzun iş görüşmesi süreçleri gibi benimkisi de oldukça stresliydi. Ayrıca hiç gitmediğim bir ülkeden bahsediyoruz! Ama dedim ya hem hayatta hep daha fazlasını isteyen biri oldum hem de dünyayı deneyimlemek isteyen biri. Bu yüzden bu fırsat beni çok heyecanlandırdı.
Arkadaşlarıma iş ciddileşene kadar hiçbir şey söylemedim. Aileme bile! Çünkü yurtdışı pozisyonlarında birçok ufak aksaklık işin olmamasına sebep olabilir. Ben de kimseyi heveslendirmek istemedim. Ama teklifi kabul ettikten sonra, herkesi büyük bir şoka uğratsam da herkes benim adıma çok sevindi. Bir sürü irili ufaklı vedadan sonra 1.5 ay içinde Dubai’ye taşındım.
4) Öncesinde neler yapman gerekti?
Zeynep: Tabii vize için bir evrak hazırlığı oldu. Hele de devlet dairelerinden hiç anlamayan benim gibi biri için oldukça enteresan bir tecrübe oldu. Ama internet sayesinde her işimi hallettim. İstanbul’dayken ev bakmaya başlamıştım, zaten şirketim beni 1 ay boyunca otelde konaklatıyordu. Bu yüzden kendime dedim ki, her seferinde problemleri teker teker çözeceğim. Bu şekilde üzerimdeki baskıyı azalttım hep. Evraklar tamam mı, tamam. Şimdi vize. Vize geldi mi geldi. O zaman uçak bileti, işe başlama tarihi, otele yerleşme… Bu şekilde adım adım ilerledim. Ayrıca Dubai’de Emirates ID denilen kimlik kartınız çıkmadan zaten ev tutamıyorsunuz. Yani zaten aceleye istesem de getiremezdim. Süreç biraz uzun sürse de sonuç güzel oldu. Şimdi 5 ay sonra tamamen yerleştim diyebilirim.
5) Dubai’de yaşamak, çalışmak nasıl?
Zeynep: Ben Dubai’yi bu kadar çok seveceğimi düşünmüyordum. Çok düzenli ve modern bir şehir. Yaklaşık yüzde 80’i expat. Dünyanın her yerinden insan var ve birçok kültürle iletişim halindesin, bu birçok yerde bulunmayan bir özellik. Farklı kültürler olduğu için de çalışma ortamı bir o kadar profesyonel ve saygılı. İlk günden itibaren insanlar çok cana yakın ve güler yüzlü davrandı. Zaten çok da genç bir ekibim var. Kısacası oldukça mutluyum. İklime gelirsek, hep dört mevsim yaz olan bir yerde yaşamak istemiştim zaten. Şu an hava oldukça sıcak olsa da yılın büyük çoğunluğunda hava 25 derece civarında! Bu benim için mükemmel hava sıcaklığı anlamına geliyor!
6) Bu deneyimin sana neler kattığını düşünüyorsun?
Zeynep: Bana kattığı en önemli şey, uluslararası bir ortamda nasıl çalışılması gerektiğini öğrenmem. Böyle ortamlarda şirket kültürü de çok büyük bir önem taşıyor tabii ki. Kesinlikle oldukça profesyonel bir çalışma hayatına sahip oldum. Ayrıca farklı kültürlerle bir arada olmak, dünya gündeminden bahsetmek, herkesin hayat hikayelerini öğrenmek inanılmaz farklı bir tecrübe. Şimdi diyorum, dünya ne kadar büyükmüş! Ne kadar farklı hayatlar varmış! Benim bildiğim hayattan ne kadar farklıymış.
7) Expat olma hayali kuranlara ne önerirsin? Tavsiyelerin var mı?
Zeynep: Kesinlikle ne yapın edin, asla bu hayalden vazgeçmeyin. Mükemmel bir tecrübe ve hayat. Herkese tavsiye ediyorum. Kendinizi geliştirin. Kariyerinizle ilgili stratejiler belirleyin ve ne yapmak istediğinize karar verin. Sonrasında da gerçekten yapmak istediğiniz iş ile ilgili tüm pozisyonlara başvurun. Sevmediğiniz bir şey için asla uğraşmayın. Maalesef işinizi sevmeden ilerleyemiyorsunuz. Ayrıca kesinlikle düzgün hazırlanmış bir Linkedin profili çok önemli. Bir çok headhunter’ın Linkedin’den iletişime geçtiğini unutmayın.
İstanbul’da çalışırken tersine mentorluk yaptığını biliyorum. Biraz da ondan bahsedelim istiyorum.
8) Tersine mentor olmaya nasıl karar verdin?
Zeynep: Estee Lauder’da çalışırken şirketin dijitalleşmesi için, Global tarafından yönetilen millennial çalışanlarımızın yönetim ekibine dijital dünya ve millennial tüketicilerin alışveriş davranışları ile ilgili mentorluk yapabileceği bir proje hazırlandı. Tabii bu benim inanılmaz ilgimi çekti çünkü bir millennial olarak dijital dünyanın gerekliliklerini ve artık gençlerin alışveriş yaparken gerçekten neye dikkat ettiklerini üst yönetime anlatmakta bazen zorluklar yaşıyordum. Bu sebeple hemen başvurdum. Üst yönetime bilmedikleri şeyleri gösterme fikri beni çok heyecanlandırmıştı.
9) Nasıl bir hazırlık yaptın?
Zeynep: Aslında sanırım bu projeye ben yıllardır hazırdım. Her sabah kalktığında ilk işi Instagram karıştırmak olan, trendleri ve global, lokal bir çok internet sitesini takip eden biri olarak hiç boş durmuyorum. Ayrıca tam bir millennial tüketiciyim. Çılgınca internet alışverişi, toplumsal konulara duyarlılık, kısa ilgi odağı, maksimum oranda içerik tüketimi, mümkün olduğunca içerik üretimi, yaptığı herşeyi tutku ile yapam bir insan.
Ama tabii ki seçildikten sonra bir dizi eğitim aldık. Global’den gelen proje yöneticileri bize projenin içeriğini anlattı ve sadece üst düzey yönetime mentorluk yapmadık, ayrıca bireysel projeler üstlenip şirketimizin daha millennial gibi düşünen projeler hazırlamasına imza attık.
10) Kime hangi konuda mentorluk yaptın?
Zeynep: Ben şirketin Genel Müdürü’ne mentorluk yaptım. Ona öncelikle millennial düşünce yapısını aşılayıp daha sonra şirketimizde millennial tüketicilere yönelik nasıl bir iletişim stratejisi geliştirmemiz gerektiği ile ilgili yol gösterdim.
11) Sence faydalı bir uygulama mı? Tersine mentorluk alacak/yapacaklara ne önerirsin?
Zeynep: Kesinlikle! Hem üst yönetimle kişisel ilişkilerini güçleniyor, hem kendini bu profesyonel ortamda daha çok gösterebiliyorsun hem de aslında kendini anlatıyorsun. Sen de mentee’nden, onun senden öğrendiği kadar çok şey öğreniyorsun.
Tersine mentorluk yapacaklara şunu öneririm. Düşüncelerinizi profesyonel bir iletişim çerçevesinde olduğu sürece söylemekten çekinmeyin. Emin olun sizin bildiğiniz şeyleri onlar bilmiyor. Bu süreçte siz de onların tecrübelerinden faydalanın. Onların yılların iş hayatı tecrübesine sahip olduğunu unutmayın. Ve sabırlı olun. Üst yönetim ile düzenli toplantılar biraz stresli olabiliyor veya her zaman aynı fikirde olmayabiliyorsunuz. Fakat sabırla ve datalara veya davranış analizine dayalı bilgiler sunduğunuz zaman beklediğinizden çok daha etkili bir anlatıcı olabiliyorsunuz.
12) Kariyer yolculuğunda bir sürü gencin hayalini kurduğu yerdesin, bundan sonra senin yolculuğun nereye?
Zeynep: Bilmem! Açıkçası şu noktada Dubai’deki kariyerimi en başarılı şekilde ilerletmeye odaklanacağım. Bir yandan bir sonraki adımımı planlayacağım. Buradan sonra aklımda her zaman olduğu gibi Amerika var, fakat hayat ne gösterir bilinmez, ve ben de hayatın getireceği, gitmek istediğim yöne uygun, tüm fırsatlara açığım!
Zeynep vakit ayırdığın için teşekkür ediyorum. Eminim çok başarılı olacaksın ve biz yine böyle bir sohbet yapacağız!😊
Konuyla ilgili diğer yazılarım;