İşletme ve İletişim yüksek lisanslarımdan hocam, tez danışmanım, rol modelim Sayın Elgiz Yılmaz’ın editörlüğünü üstlendiği, benim de “Sağlık Hizmetleri ve Yapay Zeka” bölümüyle katkıda bulunduğum “Sağlık Hizmetleri Uygulamalarında Dijital Dönüşüm” kitabımız yayın evinden çıktı 🙂 Kitapta emekleri geçen sevgili sınıf arkadaşlarım, Samet Özetçi’ye, Mustafa Peker Özsoy’a, Zindan Çakıcı’ya ve Şeyma Filiz’e teşekkür ediyorum. Onlarla birlikte bu projede yer almaktan gurur duyuyorum.
Bize bu fırsatı veren Elgiz Hoca’mız ile dijital dönüşüm ve kitabımız üzerine söyleştik 🙂
1. Elgiz Hocam, kısaca kendinizden ve çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Kişilerarası İletişim Ana Bilim Dalı başkanı olarak görev yapıyorum. Uzmanlık alanlarım, sağlık iletişimi, yeni teknolojiler, kurumsal iletişim. Sağlık hizmetlerinde dijital dönüşüm, yeni teknolojilerin en çok sağlık sektöründe kullanılmaya başlanmasıyla birlikte popüler konular arasına girdi, biz de açımızı bu yöne çevirdik.
2. Her sektörden kurumun gündemindeki dijital dönüşüm sizin için ne anlam ifade ediyor? Kurumlar, neyi, nasıl yaptıklarında dijital dönüşümlerini tamamlamış olurlar?
Kurumların gündeminde, Endüstri 4.0 kavramıyla birlikte, dijital dönüşüm yoğunlukla yer almaya başladı ama hala, tam anlamıyla, gözlemlediğimiz kadarıyla, dijital dönüşüm kavramı harekete geçmiş ya da uygulanmaya geçmiş diyemeyiz. Dijital dönüşümü sadece donanım değişikliği olarak gören kurumlar var. Örneğin masa üstü bilgisayarlardan, dizi üstü bilgisayarlara geçerek ya da dizi üstü bilgisayar kullanan saha ekiplerine tablet vererek dijital dönüşüm gerçekleştirdiğini, bu süreci tamamladığını zanneden kurumlar var. Ama maalesef öyle değil. Aslında iş ve iletişim modellerinin tamamını dijitalleştirmeye başlamış kurumlarda dijital dönüşüm süreci başlamış oluyor. Bunun için tabi ki, hem yatırım, hem de bu alanda gelişmiş insan kaynağı gerekiyor. Yine gözlemlediğimiz kadarıyla, farklı sektörlerde bununla ilgili atılacak çok fazla adım olduğunu görüyoruz.
3. Pek çok kurumsal şirketle birlikte çalıştığınızı biliyorum. Kurumların dijital dönüşümde en çok zorlandığı alanlar hangileri? Bu zorlukların üstesinden gelmeleri için onlara verdiğiniz tavsiyeler neler?
Kurumsal şirketlerde karar vericiler, hala X kuşağının sonlarındaki, Y kuşağının başındaki kişiler olduğu için, dijitale doğanlar değil, dijitale göçenler. Dijitale göçenler oldukları için de, hala dijital odaklı çalışmalardan korkanlar ya da bu yatırımları yaparken çekimser davrananlar var. Dijitalleşmenin gerekliliğinin çok farkındalar ama “Ya bununla baş edemezsek?”, “Ya bu süreci yönetemezsek?”, “Kriz yaşarsak, nasıl aşabiliriz?”, “Kurumsal itibarımıza zarar gelirse, ne olur?” diyerek bu uygulamalardan çekiniyorlar. Baktığımız zaman, iletişim departmanları, pazarlama departmanları, satış departmanları, üretim departmanları her anlamda dijitalleşmeyi kullanmak istiyorlar, kullanıyorlar da. Ama bütün politikalarını buna çevirme cesareti gösteren yöneticiler ve karar vericiler maalesef çok fazla değil. Bu yönde eğitimler alıyorlar yoğunlukla. Akademik çalışmalarımızla ilgili görüşmeler yaptığımızda, bununla ilgili sıkıntılarını dile getiriyorlar. Bunların üstesinden gelmeleri için yurt dışından örneklere bakılabilir, doğru danışmanlık şirketlerinden danışmanlık alınabilir, başarılı örneklerdeki uygulamalara bakılabilir. Tabi ki, kurumsal bütçe ve gereklilik içerisinde, iyi bir fizibilite yapılarak bu süreç tamamlanabilir.
4. Biraz da kitabımız dan bahsedelim istiyorum. Kitabımız hangi ihtiyaçla ortaya çıktı? Kitabımızdan, kimler, nasıl faydalanabilir?
Dünyada ve literatürde, dijital dönüşümün en fazla konuşulduğu alanlar, eğitim ve sağlık sektörleri. Özellikle sağlık harcamalarının, maliyetlerinin çok yüksek olması, devlet politikası olarak da aslında dijital teknolojilerden yararlanmayı çok hızlandırdı. Hastane otomasyonları, kişilerin kendi sağlık durumlarını takip edebildikleri uygulamalar, doktorların literatürleri ve hastalıkları takip edebilecekleri uygulamalar, ilaç sektöründe çalışan saha ekiplerinin kullandıkları otomasyonlar hızla yayılmaya başladı. Bununla ilgili, sektör dergilerinde, forumlarında ve toplantılarında konuştuğumuz zaman hep bizden şunu talep ettiler; “Bununla ilgili Türkçe kaynak var mı?”, “Ne okuyabiliriz?”, “Bize Türkçe kaynak önerebilir misiniz?”. Bizim de önerebileceğimiz kaynakların çoğu İngilizce. Evet, herkes İngilizce okuyabiliyor ama Türkçe daha rahat okunabilecek ve Türkiye’den de örnekler içeren kaynakların eksikliği ile ilgili hep geribildirimler aldık. Bunun üzerine, Galatasaray Üniversitesi bünyesindeki Stratejik İletişim Yönetimi Yüksek Lisans Programı’nda, Stratejik İletişim ve Sosyal Medya dersimizde, 2018-2019 yılında bu dersimizi alan öğrencilerimizle birlikte bir proje yapmaya karar verdik. Yüksek lisans seviyesindeki öğrencilerle klasik vize-final yapmak yerine, hayatları boyunca ya da eğitimleri sonrasında ellerinde olabilecek, bir ürün olsun istiyorum her zaman. Bu sefer bu kitap projesini önerdim öğrencilerime; “Final olarak böyle bir proje yapalım mı? Sektörün buna ihtiyacı var.” dedim. Onlar da oldukça ilgilendiler, ilgi alanları olan öğrenciler de vardı. Birlikte kitap içeriğini oluşturduk, konu başlıklarımızı belirledik. Editoryal çalışmayı birlikte yaptık, her aşamasında birlikteydik. Yazıları bölüm bölüm hazırladılar, birlikte okuduk ve geribildirimlerle ilerledik. En son, birlikte yayınevine de karar verip, kapak tasarımından redaksiyonuna kadar kitabı birlikte piyasaya çıkardık.
Kitabın içeriğinde sağlık hizmetleri uygulamalarında, yani hastaneye girişten, yatan hasta, kronik hastalık tedavileri, sağlık durumunun ülkenin her yerinden takip edilebilmesi, yapay zeka uygulamalarının hastalık teşhis ve tedavi süreçlerindeki kullanımlarına kadar geniş bir yelpazede farklı konulara değinmeye çalıştık. Sağlık kuruluşlarının Google Haritalar’daki yorumları yönetebilmesinin kurumsal itibara katkısını vurguladık. Büyük veri analizi çok önemli çünkü çok ciddi sağlık verisi üretiliyor, her gün her saniye. Bu sağlık verileri üzerinden Türkiye’deki sağlık haritalarının çıkarılabileceği ve daha sağlıklı toplumların oluşturulabileceğine dair bölümler var. Türkiye’deki sağlık kuruluşlarının dijital dönüşüm süreçlerini gözden geçirdik. Ne aşamadalar, ne kadar yakınlar, sosyal medya kullanıyorlar mı, yoksa çekimserler mi? Bunlara baktık. Sağlık turizmi ülke olarak öncü olduğumuz bir alan. Sağlık turizminin bir kamu diplomasisi aracı olarak görüldüğünü de biliyoruz, sağlık turizminde kullanılan dijital kanalları da mercek altına aldık. Okuması keyifli, bol örnekli bir kitap oldu. Umarız okuyan herkes aynı şekilde keyif alır 🙂
5. Dijital dönüşüm alanında çalışacak kişilere, kurumsal ve akademik, ne tavsiye edersiniz?
Dijital dönüşüme meraklı olan kişilere, öğrenci olabilir, sektör profesyoneli olabilir, öncelikle dijital dönüşümün kapsamı nedir buna bakmalarını öneririm. Kendi sektörlerinin dijital dönüşüm ihtiyaçları nedir? Buna yönelik sektör raporları olabilir, yurt dışında hazırlanmış şablonlar vardır bunlara bakılabilir çünkü her sektörün dönüşüm ihtiyacı farklı. Kendi ihtiyaçlarına göre, ne aşamadalar? Çalıştıkları kurum ya da marka buna ne kadar sıcak bakıyor? Ya da ne kadar yatırım yaptı? Hangi aşamalarda eksikler? Belki bu aşamalar için bir yatırım planı hazırlanabilir, kurumsal hedefler kapsamında. Yurt dışında iyi örnekler var mı? Çünkü dijital dönüşüm konusunda, onlar bizden daha ilerdeler. O örneklere bakılarak, buraya ne kadar adapte edilebilir? Lokalleşme tabi ki de önemli, bizim iş yapış kültürümüze göre belki ihtiyaçlarımıza göre yerelleştirilerek adapte edilmesi olabilir. Hem gözlem hem de kaynak okumayla ilerleyebileceklerini düşünüyorum.
6. Sizin gündeminizde ve gelecek çalışmalarınızda neler var?
Bizim gündemimizde, müfredatta her sene verdiğimiz derslerin içeriğini revize ediyoruz. Çünkü etkileşimli medya, sosyal medya anlattığımız zaman çok içerik de literatür de çok değişiyor. Bunları adapte ediyoruz.
Şu an gündemimde, sağlık haberlerinin medya yansımalarının doğal dil işleme, literatürdeki adıyla “Natural Language Processing” ile yani matematiksel bir modelleme ile yapılması var. Matematik mühendisleri ve bilgisayar mühendisleri ile ortak yaptığımız bu çalışmada veri analiziyle, haberlerdeki vurguların daha çok hangi kelimelerle yapıldığı, olumlu mu yapıldığı, hangi fiillerle bu haber metinlerinin yazıldığı ve burada aktarılanların ne kadarının çöp bilgi ne kadarının gerçekten bilgilenmek isteyenlere hitap ettiğini anlamaya çalışıyoruz. Normal içerik analizi dışında, Türkçe bariyerini aşmaya çalışıyoruz çünkü dünyadaki dil işleme algoritmalarının hepsi yabancı dilde. Türkçe yapılmış bir yazılım yok. Ülkemizde bununla ilgili atılmış adımlar var ama maalesef doğru çalışanlara denk gelemedik. Oturup sıfırdan bir algoritma yazdık. Türkçe dili işliyoruz, çalışmamız uluslararası bir yayın olacak. Belki de Türkçe doğal dil işleme yapacak bir algoritmayla literatüre adımızı geçiririz 🙂
Elgiz Hocam, hem kendi adıma bu röportaj için hem de sınıfım adına bize bu fırsatı verdiğiniz için tekrar çok teşekkür ederim. Umarım kitabımız sektöre faydalı olur 🙂